*Mutluluklarımız da olacak, mutsuzluklarımız da. Önemli olan ikisini ayırt etmek ve dengeleyebilmek. İşin sırrı her şey de olduğu gibi dengede yatıyor. Hem neden mutlu olmayı önemseriz de, mutsuzluklarımız üzerinde çalışmak istemeyiz? Oysa mutluluklarımız, mutsuzluklarımızın içinden çıkacak. Mutsuzluğumuzu bastırmaktan, onu yok saymaktan, ondan kaçmaktan vazgeçip onu anlamaya çalışsak daha iyi olmaz mı? Mümkün müdür mutsuzluktan kaçmak? Mutsuzluktan kaçan hayattan kaçmış, kendinden kaçmış sayılmaz mı?*
*Eğitim sistemimiz bireyin kendi olmasına olanak tanımıyor. Bireyin kendine yerleşmesini sağlayacak donanımı kazandıramıyor. Eğitimden anladığımız otoriteye, güce ve statükoya bağımlı kılmaktır bireyi. Bağımlı olmak kulluktur. Her türlü bağımlılık kendinden vazgeçmek demektir. Oysa eğitimin temel işlevi bireyin kendi olmasına, kendini ortaya koymasına, kendine yerleşmesine yardım etmektir.*