*Eylül’le Büyümek* sadece bir kitap ismi değildir. Bu ibare, bir hayatı tanımlar aslında. Belki de birçok hayatı...
*Eylül* sadece bir ay adı değildir bizim için… 1980 ise sadece bir yıl değildir. Öncesi ve sonrasıyla hepimizin kişiliğini şekillenmiş bir atmosferdir.
Bu kitabın yazarı Hüseyin Yavuz, gerçekten *Eylül* merkezli büyümüştür. *Aman başına bir şey gelmesin* denerek üzerine titrenilen yaşlardayken *Eylül* ile tanışmış; çocukluğunu da, ilk gençliğini de *Eylül* ile harmanlamak zorunda kalmış ve böyle büyümüştür.
Kurşun yarasıyla yattığı hastane odasında şekerpare yerse iyileşeceğini sanacak kadar çocuk, yaralarına acımasızca parmak sokulacak kadar da büyüktür.
İstanbul’da çalmadık kapı bırakmadığı halde 15 yaşındaki çocuğundan haftalarca hiç haber alamayan artık *öldürülüp bir köşeye atıldığını* düşünen babasının, büyük oğlunu ziyarete gittiği cezaevi görüş kabininde sürpriz bir şekilde karşısına çıkan küçük oğluna ilk tepkisi *nerdesin sen eşşoğleşek!* şeklinde olacaktır. İşte bu kadar da insani bir hikâyenin sahibidir Hüseyin Yavuz.
Bu insani öyküyü, o yılların en sıcak bölgelerinde geçirmiş bir çocuğun tanıklığıyla okuyacaksınız. Yunanistan iç savaşından miras anılarla birlikte...
Edebi kaygılarla değil insani duyarlılıklarla yazılmış bu satırlar, daima özgün ve ilgi çekici yerini koruyacaktır diye düşünüyorum.