Yeşim BAŞARAN’ın hayat izlerini takip ederek ortaya koyduğu bu eser otobiyografik bir metnin çok ötesine geçiyor. Bir süre sonra satırları, kendi içsel yolculuğuna ortak olmaktan çıkıyor.
Yazar, okuyucularının ertelenmiş yüzleşmelerine, geç kalınmış vedalarına, üstü örtülmüş kırgınlıklarına ilham olmayı diliyor.
“Yıllara odaklanınca işim daha da zorlaşıyor, oradan oraya zıplayan zihnim beni iyice yoruyor. Bir şeyler oku, altı dakika yaz, ne bileyim yap bir şeyler işte, diye kendime kızmaya devam ediyorum. Ama asla pes etmiyorum. Bunu fark ettiğim anda yavaş yavaş sakinliyorum. Yazacağım satırlara biraz daha yaklaşıyor olduğum için rahatlıyorum. İnadımla kurduğum hayatım, vazgeçmemeyi seçtiğim o ilk an, hiç vazgeçmediğim anlarımın bütünü oluyor ve göz kırpıyor bana. Kirpiklerim çırpınıp ıslansa da seçtiğim o anların bütünü, bugüne kadar yaşadığım yılların özü diyorum. Tuhaf, tarifi zor bir ferahlık duyuyorum. Nefesim rahatlıyor, içimdeki onlarca anla barışıyorum.”