Tükendi
Stok Alarmı*-Ah be çocuk! Neden hem bir yıl hem de çok uzaklara? Bir de güzelim işinden istifa ederek… Çok sevimli bir evin var; evini, eşyalarını, her şeyini bırakarak neden?
Çok derin sohbetler edebiliyoruz ama bu seyahate çıkış nedenini bilmiyorum, net bir açıklaması da yok o yüzden içim kavruluyor.*
…
*Hindistan’ın renk harmonisi beni kendimden geçiriyor adeta. Bir de neredeyse her tezgâhın önünde veya ardında mutlaka bir tütsü salına salına dumanını tüttürüp kokusunu yavaşça çevreye armağan ediyor. Ben bu tütsü çeşitlerinin hangisini alsam o mu güzel, bu mu güzel? Hangisini alsam?
-Süphan sence hangisini alayım karar veremiyorum.
O keşmekeşin içinde birden bir baktım ki Süphan yok yanımda.
Katiyen de ayrılmayız çok dikkatliyizdir bu konuda. Ama yok işte Süphan yok…
-Sakin ol Gülveren yakınlardadır mutlaka.
Dikkatlice dikkatlice yine yeniden dikkatlice her yere bakıyorum yok Süphan… ‘’
İşte böylesi maceralarla dolu bir gezi hikâyesi…
Seyahat boyunca içlerinde süzüldüğüm tüm duygularla dedeciğime yazdığım mektuplar…
Zaman zaman gözyaşlarımın yüreğime akışını not ettiğim, büyük şükranlarla karşıladığım maceralarım… Arabistan havaalanında bir masal kahramanı edasıyla mucizelere tanık olmam…