“Sözler verilmişti, özürler dilenmişti, bir daha asla olmaz denmişti, inanmasa da yeminler edilmişti. Ne oldu! Ben Bukowski’nin dediği gibi “kedinin dişlerinin arasında, kanatları kırık, ve hala canlıydım”
Önceliğim hiçbir zaman kendim olmadı. Yaşadıklarımın beni fazlaca etkilemesinden çok, Diren’i böyle bir ortamda nasıl korumam gerektiğiydi.
Evlenirken inşa ettiğim o kocaman güven duvarından İhanettin tuğlaları birer birer çekiyordu.
“Çıktığınız yolun sonuna kadar başladığınız gibi gideceğini mi sandınız?”