Şehrin kıyısına vurmuştu suskunluğumuz bizi
Baltık mimarisi bir kafede sen ve ben
Yasa dışı sevmeye yorgun ayaklarımız dinlenirken
Masada ilk ikram ellerimizdi.
Masanın iki ucunda kavuşamadığı için karıncalanan parmak uçlarımız
Şimdi nehrin kıyısındaki yaşlı hasta elma ağacına yaslan Ester!
Adem ile Havva’nın cennetten kovuluş yasını tut
Yaprak ve su hışırtısını dinle, al bir elma ısır
Ne dünya cennet olacak ne de biz yılgınlık yiyenlerden