Nursen Demir’in önceki kitaplarında yer alan, 1960’lı yılların ortalarından günümüze değin uzanan öykü kahramanları ve temalarını Eski Bir Gramofon’da da görüyoruz. Yazarın geçmişe duyduğu özlem, sadece kasabada değil, kentte geçen kimi öykülerinde de geçmişle bağlantı kurarak, okurları eski zamanlara doğru duygusal ve romantik bir yolculuğa çıkarıyor. Çünkü onun öykü kahramanlarına göre, ne bugünün aşkları aşka benziyor, ne dostlukları dostluğa benziyor.
Teknolojik gelişime koşut bir biçimde ekonomik-toplumsal değişimin getirdiği yozlaşma ve yabancılaşma duygusu, dokunduğu her şeyi bozup yok ediyor; saygıyı, sevgiyi, merhameti, masumiyeti ve mahremiyeti ortadan kaldırıyor. Ve doğanın tahribatıyla beraber önce kuşlar gidiyor; sonra da o dönemin saygılı, incelikli, “bozulmamış” insanları... Ve ardından, onların aşkları, masalları, şarkıları... Ve onlardan geriye sadece, öykülerini hiç unutmayacağımız, hep hatırlayacağımız, eski bir gramofondan dökülen nağmeler kalıyor.