“Aşk sizi çağırdığı zaman, onu izleyin, yolları zorlu ve dik olsa da. kanatları sizi sardığı zaman, ona teslim olun, tüyleri arasına gizlenmiş kılıç sizi yaralayacak olsa da. ve aşk sizinle konuştuğu zaman, ona inanın, bahçeyi tarumar eden kuzey rüzgârı gibi darmadağın etse de düşlerinizi sesiyle.”
Dinî otoritenin hayatın ana merkezini terk etmesiyle birlikte, ahlakî bir yasa koyucudan mahrum kalan insanlığın özgürlükle de arası iyi olmadı. Kendi ahlakî yasalarını, kendi özgür iradesiyle oluşturamadı. Tüm bu kargaşanın içinde insanlık belki de somut tüketimle manevi yönünü tatmin etmeye çalıştı. Peki tüm bu olanlar, insanlığın ahlakî bir rehbere ihtiyacı olmadığını mı gösteriyor? Ermiş`i sevilen ve benimsenen bir eser yapan, insanlığa yönünü kaybettiğinde bir pusula, yolunu kaybettiğinde ufkunu aydınlatan bir fener niteliğinde olmasıdır. Belki de günümüzde ahlakî seçimlerde bulunurken ya da nasıl davranmamız gerektiğine karar verirken daha fazla ilhama ihtiyacımız vardır. Şiirsel tarzda birçok konu başlığına (acı, çocuklar, ölüm, din, aşk, hukuk, ev, giyim, evlilik, özgürlük vs) ilişkin salt aforizmalarla yazılmış olan bu eser, okuyanda Nietzsche okuyormuş hissi uyandırmaktadır.