Tükendi
Stok AlarmıMüslümanların karşılaştıkları sorunların çözümü için başvurdukları ilk kaynak daima Kuran olmuştur. Bu durum, Kuranı anlamada farklı yaklaşımların ortaya çıkmasına ve tefsirde çeşitliliğe yol açmıştır. Bu tefsir çeşitlerinden biri de mezhebi tefsirlerdir. Erken dönemde ortaya çıkan mezhebi Kur’ân yorumlarından biri Hârici-İbâzî tefsirlerdir. Hâricîliğin İbâzıyye koluna mensup bir müfessir ve İbâzî tefsir geleneğinde mühim bir konuma sahip olan Hûd b. Muhakkem el-Hüvvârî (ö. 280/893 takriben) de bu zengin mirasa katkıda bulunan önemli müfessirlerden biridir. Zira onun bu alanda yazdığı Tefsiru kitâbillâhil-`azîz adlı eseri, Hicrî 3. (M 9.) asra ait olup tedvin döneminin ilk ürünlerindendir. En eski yazmalarının Hicrî 11. (M 17.) yy. tarihli olması ve bu yazmaların da şahsî kütüphanelerde saklı tutulması nedeniyle ilk dönem tedvin eserleri arasında sayılabilecek bu tefsirin tahkikinin de geç bir tarihte (1990) yapılmasına sebebiyet vermiştir. Müellifin Hâricîliğin İbâzıyye koluna mensup olması bu tefsiri biraz daha önemli kılmaktadır. Çünkü bu tefsir, Hâricîlerin görüşlerinin özet olarak bir arada verildiği en eski eser olarak kabul edilmektedir. İşte Hüvvârî’nin tefsirini rivayet ve dirayet yönünden inceleyen elinizdeki bu çalışma, erken dönem Hâricî-İbâzî tefsir anlayışı bağlamında onun yorum yöntemini ortaya koymaya çalışmaktadır.