Etnografik Kadim Tarih ilminin en büyük bahtsızlığı, bu alanda araştırma yaptığını iddia eden, milliyetçilik duyarlılığı olması gerekenden fazla olan kimselerin, bilimsel olarak konuya tam vakıf olamadıklarından *ayaklarını yorgana göre uzatamayıp, yorganı ayaklarına göre ayarlama* hatasına düşmeleridir. Etnografik araştırmalarda sizi sürükleyen yol haritasını doğru takip edebilirseniz, gerçek *kadim tarih* önünüze seriliverecektir. Aksi takdirde, ‘ırksal’ duyarlılığınızı tatmin eden sığ bir yazın olarak kalır.
Çalışmamız, *Geçmişten Günümüze Aşwil İzleri -1* / Erdemliler Topluluğu, *Geçmişten Günümüze Aşwil İzleri - 2* / Avrupalı Kafkaslar olarak ikinci bir kitapla devam edeceğinden sonuç bölümünü henüz yazmıyorum…
Ancak söylenmesi gereken bir şey de var ki; İnsan nasıl dünyasını bir *diyalekt* ile iki unsur üzerine kurarsa *Etnografik Kadim Tarih* ilmi de bir diyalekt üzere var olagelmiştir; *Hellen, bir dönemde İran ve Roma’nın başını çektiği Paganist yaşam tarzına sahip otokton milletlere karşı, Hanif İnanlı ‘Erdemli’ toplumların hayatta kalma mücadelesi.*
Hz.ibrahim’in soyundan gelen Kafkas Toplumu, yani *Erdemliler*, bu Hanif cepheyi bizzat kutsal bir misyon ile üstlenmiş olmasına rağmen, ne yazık ki bugüne kadar bunun bilincinde olamamışlardır. Çalışma, bu manada *Hanif* İnanışlı Ataların izinden gidebilen, inançlı bir *Kafkas Nesli* oluşması noktasında bir nebze de olsa katkıda bulunabilirse ne mutlu bana!
Buz dağının ucu misali siyasi nedenler, ülke gerçekleri ve en önemlisi ‘henüz kendini yetiştirememiş toplumumuzun algısına tam güvenememe’ sorunsallarından, bildiğimiz ve yazdığımız şeylerin yarısını dahi buraya aktaramadığımız bilinmelidir.
Kitap, okurda bir soru işareti oluşturabilse bile başarı olacaktır.
Tarihi gerçekler gizli kalmasın duası ile…