Tükendi
Stok Alarmıİkindi Saati Yaklaşırken Görünüyor ikinci kafileyi getiren tekne burnun ucunda; Eco`nun romanı çıktıktan sonra gezmenlerin her gün üşüştüğü manastırın etrafından hareket eksilmiyor: Kartpostal satıcıları mal tazeliyor, restoranda peçetelere sarıp çatal bıçakları kenarına koyuyarlar tabakların, rehberler gülüşerek iniyorlar tepeden iskeleye doğru: Yaklaşan teknede flaşlar patlarken, üç dilden anons yapıyor bir kasetin şimdiden cızırtılı, yorgun sesi. Program belli: Önce a la minute bir yemek yenecek, sonra avluda buluşulup konuştukları dile göre bir kurdele rengi seçmiş rehberlerin şemsiyesi izlenerek avludan avluya manastırın dış cephesi ile tanışılacak, ardından da kütüphane, müze ve kilise gezilecek. Gruplar sırayla ve hızla geçiyor odalardan: Melk haçının efsanesi, onikinci yüzyıldan kalma bir yazmayla Gütenberg dönemi baskısı birkaç kitabın sergilendiği camekanlar, keskin kokusuyla binlerce cildin istiflendiği salondaki havayı yırtan kelimeler üstüste biniyor. Yapının ziyarete kapalı bölümünün çatı katında dört karesinden üçü ahşap parçalarla kaplı bir pencerenin cam bölmesinden gülmeyi hepten unutmuş koyu bakışlı yüz onları izlemeyi sürdürüyor.