Mete kahraman bir kaza sonrası engelli olur. Ama sadece olur. Beyni ve yüreği o kadar büyüktür ki, her şeyden kaçan, sırtını dönen insana dair umutlarını asla kaybetmez. Bu yazılar onun yaşamındaki güzel şeylerin, mizahla örülerek anlatılmasıdır. Engellerimizin ortak olduğunu, yalnız olmadığımızı, onları ortadan kaldırmak için birbirimizi doğru anlamamız gerektiğini anlatıyor bizlere.
*Ağaca su verirsin. Sonra hortumu alır, bir diğer ağaca geçersin. Ağacın dibine hortumu bırakıp yanına çömelir, bir sigara yakarsın. Derken, bir kuş gelir. Az önce su verdiğin ağacın dibine konar.
Siyah, göğsü kahverengi, şirin, sevimli bir kuş. Seyretmeye başlarsın. Eğilir, lıkır lıkır su içer.
Kafasını kaldırır, sana ürkekçe bakar. Sonra, yine eğilir, işine devam eder. Defalarca kafasını kaldırıp, sana minnetle bakar. Ve sonra son bakışmanızda, minik gagasının arasından kendi lisanında size iki sözcük bırakır. Pırpır uçar gider. Bütün kâinat onun *Cik cik* dediğini zanneder. O aslında *Teşekkür ederim* demiştir. Kimseye kanıtlayamazsın öyle dediğini ama.