Avrupa denen sanal kıtanın en karmaşık ülkesidir İspanya. Pirenelerden aşağısı bir başka diyar. Kimine göre: Afrika başlar orada.. gündüz kavurur, gece dondurur; bir çöl. Her türlü yalnızlığı bu yerde öğrenir insan: içine kapanır, görünmeyene kanatlanır. Bir de "Küçük Afrika" var boğazın ötesinde: Afrikanın Avrupaya uzanmış kuzey bölgesi. Hem Akdenize kıyısı var, hem Atlas okyanusuna. Ama ikisi bir bütün. Yarımada ile "Küçük Afrika", bir kendine özgülüğü paylaşır. Yarımadanın tarihine, yedi yüzyıl boyunca, işte bu bütünlük yön verecektir. Müslüman Batının -Fas’la Endülüs’ün- ortak tarihi, aradaki birliği, bütünlüğü, tarihteki yazgılarının ortak olduğunu, en çok da, Fas tarihinin İspanya’daki olaylar üzerinde nasıl etkili olduğunu vurgulamaktadır. Hegel, bu bütünlüğe hiç değinmiyor. Yedi yılda fethedildi yarımada. Geri verilmesi yedi yüzyıl sürdü. Bu arada ne oldu? Endülüs dönüştü İspanya oldu.. "dil" oldu (İspanyolca), bilinç oldu (İspanyol). Evet, Endülüs’ten önce de vardı İspanya. Ama, Roma için vardı. Yetiştirdiği kişilerin kökleri İspanya, gövdeleri Romaydı. Endülüs, bir kişilik getirdi İspanya’ya. Evreni kurgulayan Hegel, yereli algılayamamış.