“Işıktan hızlı gidebileceğimizi, zamanda geriye yolculuk edebileceğimizi pek sanmıyorum. Ama geriye gitmeyi kim ister ki zaten! İlerleyebiliriz. Yoksulluğu yenebilir, herkesi doyurabilir, giydirebilir, eğitebilir, biyolojimizin elverdiği ölçüde iyi yaşatabiliriz. Bunu gezegenin atmosferini berbat etmeden, başka canlı türlerini ortadan kaldırmadan yapabiliriz. Çocuklarımıza hayatın kutsandığı, yalanın ayıplandığı, insanları birbirlerine dilleri, cinsiyetleri, renkleri yüzünden düşman eden ideolojilerin çöpe atıldığı, kimsenin daha iyi yaşamak için bir başkasını sömürmesine gerek olmayan bir gelecek kurabiliriz.”
Yaşadığımız evren nasıl bir yer, bizim dışımızda zekâlar var mı, şu koca uzayda biricik miyiz sorularını sormak, her soruda yaşamı biraz daha aydınlatmak, insanı biraz daha anlamak; böyle gelmiş böyle gider yalanını yenebilmek, “anlamak gideni ve gelmekte olanı”, en hakiki mürşit’le mümkün.
Bilim nedir? Nasıl yapılır? Ne işe yarar? Neye inanmamızı söyler? Neden özgür olmalıdır? Onu inkâr edenlerin başına neler gelir?
Cem Say’dan gerçeğe ulaşmak için keşfedilmiş en iyi yöntemi anlatan, “sözelciler” dahil herkesi evreni anlama çabamızın coşkusuyla buluşturan bir kitap: En Hakiki Mürşit