Yazmak yaşamaktır ve hatta yaşatmaktır; bazı hisleri, anları, olanları…
Beynimde kötü düşünceleri oluşturacak ağlar doğuştan kurulmamış. Hiç su vermemişim o dikenli düşünce bitkilerine.
Şu an geleceğe yollayacağım bu yazıyla ilgili içimde ilk kez bir kaygı var. Acaba bizi nasıl bir pazartesi bekleyecek? Manevî hava durumumuz nasıl olacak? Parçalı bulutlu mu, güneşli mi, fırtına ve sisli mi yoksa berrak bir gökyüzü mü? Nasıl olursa olsun umudun ölmeyeceği, mevsimlerin yok olmayacağı kesin. Güz de olsa yaz gelecek. Kimse rengini göstermekten çekinmeyecek; kırmızı, mor, yeşil hepsi elbet bir gün parlayacak.
Elbet bir gün sevgiyi kimliklere bağlamayacağız.
Nasıl olursan ol, kim olursan ol, nasıl yaşarsan yaşa şu gökyüzünün altında insan değil misin, benim gibi misafir değil misin? Biraz nefes alıp gitmeyecek miyiz? O hâlde ver elini kardeşim, bırakalım bu üstümüze yapıştırılanları, çıplak insanlığına bakıp birbirimizin, binlerce kez hoş görelim gel.