Hepimiz kahramanları biliriz değil mi? Ancak yeryüzünde öyle hikayeler vardır ki kahramanları bırak kahraman olduklarını bilmeyi, kendilerinin ve de hayatlarının farkında bile değillerdir. Aslında onları özel kılanda farkında olmadan girip başarıyla çıktıkları bu kahramanlık hikayeleridir.
İşte bu tarz kahramanlık hikayelerine sahip olan Ahmet ve arkadaşlarının yolculuğu, 532-537 yılları arasında Bizans İmparatoru I. Justinianos’un, İstanbul`un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezinde Dünya’nın en büyük tapınağının inşasını talep etmesiyle başladı. Bu tapınak sadece dini amaçlar ve şöhret için değil Justinianos`un kirli amelleri adına da çalışacaktı. İmparator bu amalleri için tapınağa ve yine bu tapınaktan özenle seçilmiş taş parçalarına büyü tılsımlattı. Bu büyü öyle bir büyüydü ki içinde evrenin kadim sırlarını barındırıyordu. Büyünün yapılmasının üzerinden daha çok geçmemişti ki Justinianos gücüne güç katıyor ve önünde duranı birer birer ezip geçiyordu. İşte o noktada büyüyü bu adamın ellerine vermekle çok büyük bir hata yaptıklarını fark eden baş büyücü ve onun önderliğindeki diğerleri ateşe ateş ile cevap verip yeni bir büyü ile İmparatora karşılık verecek ve bu sır, ta ki kader yeni sahiplerini bulana kadar kayıplar içinde yüreklerden silinip gidecekti.