Bugün tüm canlı ortamları ontolojik olarak bir yok oluş riski ile karşı karşıyadır. Ekoloji üzerinde oluşan baskı artık doğanın daha fazla kaldıramayacağı bir noktaya ulaşmıştır. Artık doğanın metabolik dengesi aşılmıştır ve ekolojik kriz denilen fenomen ortaya çıkmıştır. Ekolojik kriz binlerce yıldır süregelen, insan-doğa ilişkilerinin bir sonucu olarak gün yüzüne çıkmıştır. Dolayısıyla ekolojik kriz ekolojiyi sadece biyolojinin bir konusu olmaktan çıkarmış, birçok bilimsel disiplinin araştırma alanı haline getirmiştir.
Bu kitap, ekolojik krizin nedenlerini insanın doğayla kurduğu ilişkide, insanın doğayı algılama biçiminde, inşa ettiği toplumsal yapıda, bu toplumsal yapılardaki kültürel ve etik değerlerde, psikolojik ve bilişsel sistemlerde, ekonomik üretim ilişkilerinde ve siyasal örgütlenme biçimlerinde aramaktadır. Bu eser, ekolojik krize insan-merkezli yaklaşımlar sunan, sadece insanların refahını arttırmaya veya sadece ‘doğanın güzelliklerini’ korumaya çalışan sığ yaklaşımlardan farklı olarak ekoloji-merkezli bir bakışa sahiptir.