Tükendi
Stok AlarmıKur’ân-ı Kerîm’in, Allâh’ın ipine sımsıkı sarılma, parçalanıp bölünmeme yönündeki buyruklarına rağmen İslâm toplumu, Hz. Peygamber’in (sav) vefatından sonra, onun saâdet çağındaki birlik ve bütünlüğünü koruyamamış, çeşitli sebeplerden dolayı fırkalara, mezheplere ve gruplara ayrılmışlardır. Müslümanların bu parçalanmış halinden de tarih boyunca bu ümmetin düşmanları faydalanma yolunu tutmuşlardır. Varlığını, üstünlüğünü, refah içinde yaşamasını İslâm âleminin parçalanmasında bulan dış güçler, İslâm’ın doğuşundan beri Müslümanları kardeş kavgasına sürüklemek, onların arasında ihtilâfları ve ayrılıkları körüklemek için usanmaz bir faaliyetin içerisinde olmuşlardır. Gökyüzündeki hilâlin tespitinde anlaşamadıkları için, aynı günde bayram yapmayı beceremeyecek kadar ihtilâf ve anlaşmazlık içerisine düşen İslâm Ümmeti sayesinde, bu gayretlerinde muvaffak da olmuşlardır. İslâm dünyasında varlık ve nüfuzlarını devam ettirmek isteyen dış güçlerin, etnik ayrılıkları, mezhebi farklılıkları sinsice kanatarak Müslümanları yeniden kardeş kavgasına sürüklemek istedikleri bir ortamda Müslümanların yapacağı tek şey: