Kitap, bilgi üretimine ilişkin konuların yanı sıra, öğretim ve öğrenim yoluyla bilgi edinimi ve dönüşüm yöntemlerini de ele alır. Bütünlük, birlik, uyum ve denge, sadece İslami programların ve eğitim sistemlerinin geliştirilmesinde değil, küçük evrenden büyük evrene kadar yani benlikten evrene tüm durumlarda önem taşıyan kavramlardır. Kutuplaşma ve zıtlıklar hayatın içindedir. Canlı hayatının devamlılığını sağlamak ve evrimlerine, büyüyüp gelişmelerine katkıda bulunmak için negatif ve pozitif kuvvetler sürekli bir ilişki içindedir. Bütünlük, birlik, çeşitlilik ilkelerinin ve bunlar arasındaki ilişkinin bilincinde olmak, kişinin anlayış, açık sözlülük, hoşgörü ve dürüstlük gibi meziyetleri kazanmasına yardımcı olur. Bu bilinç yardımıyla insanlar işlerini duyuların sunduğu bilginin üstünde ve ötesinde, daha geniş bir bilgi tabanında yürütebilirler. Benlik, tabiat ve evrendeki çeşitlilik yoluyla birliği fark edip yaşayabilirler.
Zehra, hem “nesnellik” konusunda ısrar eden baskın pozitivist paradigmanın hem de öznel, çoklu gerçeklikleri savunan inşacı veya yorumlayıcı paradigmanın dünyayla sınırlı kaldığını ve aşkın gerçekliği eşit derecede reddettiğini göstererek, tam anlamıyla bütünsel bir İslami paradigmanın ve bu paradigmanın oluşturduğu “dönüşümsel” araştırma araçlarının ve eğitim yöntemlerinin sistematik bir şekilde açıklanmasının yolunu açmaktadır.
İslami paradigmanın tüm ilkelerinde yer alan ortak tema tevhid diyalektiğidir. Bütünsel ve tümleşik bir paradigma olarak İslami paradigma bir yandan ilahi, manevi, dinî, ebedî, daimî, mutlak ve idealdir. Diğer yandan ise beşerî, maddi, akli, geçici, değişken ve görelidir. Bu zıt kutuplar bütünü tevhid anlayışı içinde yoğrulur.