Fransa’da son 30 yıldır eğitim sistemimizi değiştirmekle ilgili yapılan ısrarcı ancak son derece yararsız girişimlerin tarihçesi, sayısız psikolojik öğreti ile dolu. Bu çabalar, halkların kalıtsal öğrenmelerinin kaderlerini nasıl yönettiğini, saf mantığın kızları olan kurumlarımızdaki kök salmış Latin öğretisinin ne derece aldatıcı olduğunu, bu öğretinin değişmesinin ise ancak kraliyet fermanıyla mümkün olabileceğini kanıtlamaktan öteye gitmiyor.
Uzun zamandır, en yetkili ağızlar aralıksız olarak eğitimimizdeki saçmalığı gözler önüne seriyor. Bunu değiştirmek için çeşitli girişimlerde bulunuluyor. Buna karşın yapılan her değişiklik, sistemi zaten olduğundan daha da kötü hale getirmekten başka bir işe yaramıyor.
Bu konudaki bilinçsizliğin hangi boyutta olduğunu anlamak için eğitimle ilgili senatoda yapılan son 6 devasa cilt incelemeyi okumak yeterli. Bilgiler zihne nasıl nüfuz ediyor? Akılda nasıl sabitleniyor? İnsan gözlem yapmayı, yargıda bulunmayı, fikir yürütmeyi, yöntemi sahiplenmeyi nasıl öğrenir? Bu en temel sorularla asla yüzleşilmedi. Komisyon önünde konuyla ilgili sunum yapanlar ağız birliği etmişçesine içler acısı eğitim sistemimizin sonuçlarından bahsetmekle yetindiler. Sistemin neden acınacak halde olduğu konusu ise tamamen göz ardı edilmiş durumda.