Hayatımızın normal bir şekilde ilerlediği günleri hatırlıyorum; babamın sıcak ocağı, annemin lezzetli yemekleri ve kardeşlerimin neşeli gülücüklerini.
Her şey bir anda değişti… O sevgi dolu baba kucağı yerini silahların gölgesi ve nefrete bıraktı; annemin güzel yemeklerinin yerini ise hasret ve yalnızlık aldı. Kardeşlerimin yetenekleri heba olurken yüzlerindeki gülücükler yerini mutsuzluk yıpratıcı şiddet ve koca bir hayal kırıklığına bıraktı.
Beni sorarsanız; tüm olup bitenleri çözmeye çalışırken gencecik yaşımda “hiç” olup, çaresiz ve umutsuz bir kıza dönüştüm.