Gündelik hayat adeta nereye bastığımızı görmeden yürüdüğümüz dar ve engebeli bir patikadır. Muazzam bir sıkışıklık hissi, iktidar oyunları, entrikalar ve ufak tefek hesaplar eşliğinde, ardı ardına eklenen yirmi dört saatler boyunca yürüyüp durduğumuz bu patikada -yine de istisnasız- gökkuşağına da, ateş böceklerine de rastlarız. Hiç beklenmedik zamanlarda ufka düşen gökkuşağını ya da yanıp sönen ateş böceklerini yeniden görebilme umudu, bu dar ve engebeli patikayı mütemadiyen yeniden yürünebilir ve katlanılır halegetirir. Bazen biz gündelik hayatı sırtımızda taşırız; bazen de gündelik hayat bizi sırtında taşır... Nasıl olursa olsun, basıp geçtiğimiz bu hayat kesiti yakından bakılmayı da hak eder. Zira bizatihi kendimizle olduğu kadar, başkalarıyla da "gerçekten karşılaşabileceğimiz" tek zaman kesiti ve tek hayat kesiti burasıdır.