Çöl ıssız ve sessizdi. Rebeze`de yer gök sanki bu karagünlü iki kahramanı izliyordu. Ölüm yaklaşmıştı. Ebuzer karısına dönüp: “ Kalk, şu tepeye çıkalım. Belki yiyecek bir ot buluruz da açlığımızı gideririz. “ dedi.Karı koca bir müddet aradılarsa da yiyecek bir şey bulamadılar. Ebuzer zayıf ve baygın düştü . Alnında ölüm terleri birikmişti. Geri döndüler. Fırtına uğuldayarak esiyor, çölün ortasında hurma ağacıyla ayakta tuttukları parça parça olmuş çadırlarını o yandan bu yana sallıyordu.Ebuzer`in dizleri tutmuyordu. Başı göğsünün üzerine düşmüştü. İki kanadı kırılmış bir şahin gibiydi. Karısı, Ebuzer`in yüzünde ölümün izlerini gördü. Ebuzer, vefakarlığından duyduğu memnuniyeti gösteren yorgun ve hasret dolu bakışlarla karısının çehresini süzdü.
Allah Resulu O`nun için şöyle demiştir:
“O yalnız yaşar
Yalnız ölecek
ve yalnız haşrolunacaktır!”