İçerisinde esaslı bir hikâye barındırmayan yolculuklar, yalnızca hareket etmekten başka, sıradan bir yer değiştirmeden öteye gitmez.
Bazı yolculuklar ise hiçbir yere varamadan biter...
Düşünmek istemeyen bir adamın bunun üzerine sürekli düşünüyor olması ne kadar tezat. Düşündüğüm şeylerle, olduğum şey arasında hayal edemediğim kadar uzun bir boşluk var ve zihnimdeki bütün düşünceleri kovmak istiyorum, belirsizlik içinde yok olmadan önce. Tanıdıklarım hep çok fazla düşündüğümü söylerdi. Bulutlara bakıp da onları bir şeylere benzetmekle başlamıştı aslında her şey... Evet, her şey o zaman başlamıştı. Hayattaki tek büyük problemim, işte bu sebebe dayanırdı: Düşünmekten hareket edememek. Dış dünya ile bağlarımı fazla düşünerek koparıyor, her şeyden kaçarak yalnız kalıyordum. Başka kimsenin göremediği içimdeki bu şey, bu tuhaf, uçsuz bucaksız, sonsuz sayıdaki düşünce, yükseklik korkusu olan bir kuş ya da karanlıktan korkan bir köstebek gibi hissetmeme neden olurdu.