1976 yılının aralık ayının yağmurlu bir perşembesinde yasaklı günlerde Adana’da dünyaya geldim. O zamandan beri yasaklarla aram iyi olmadı benim. Belki de oradan geliyordur içe vurumculuğum. Aslında hep yalnız değildim. Aşkı, dolu dolu yaşamayı severim. Fakat oldum olası israfı sevemedim aşklarımı ve sevgilerimi paylaşırken tasarrufuma hep yalnızlık kaldı benim. Zaten içimdeki çocukta yalnız değil miydi? Her içim yandığında avuntuma koşuyordum. Yıllarca her yaşadığımdan bir yalnızlık biriktirdim. Sonra başka insanların da avuntusunu hissettim. Herkes aşklar üzerine yazarken, gördüm ki dünya kalabalık yalnızlıklar taşıyor kalbinde. Bende yalnızlıklara saldım kalemimi. İçimdeki çocuğun, içinde başka çocukları avutan insanlarla buluşması için yalnızlıkları yazdım.