Yaşam bizim kontrolümüzde midir, yoksa bizim için çizilmiş midir? Veya bu iki uç arasında bir yerlerde mi salınızrız? Bunun yanıtı konusunda bir fikir birliği yok. Bunun yanıtı daha çok neye nasıl inandığınızda yatıyor. Bu inanç biçiminiz belki de aynı zamanda yaşama bakışınızı ve kendi kontrolünüzde olduğunu düşündüğünüz eylemlerinizi yönlendiriyor.
Peki, roman kahramanlarının kaderi yazarın elinde mi? Öyle sanabiliriz. Ama Kafka kendi roman kahramanlarının hepsine söz geçiremediğini, bir kısmını kontrol ederken, diğerlerinin istedikleri gibi davrandıklarını söylüyor.
Bu roman kahramanları olan Orhan, Şen, Murat, Kara sakallı dede, Tülin ve diğerleri her biri değişik inanç yaklaşımlarıyla yaşamlarını ve düşleri biçimlendirmeye çalışıyorlar. Yaşam, Orhan`ı loş bir labirent içerisinden sürüklerken, bu hikâyenin sonunun nereye varacağını merakla izliyoruz.
Bu hikâyenin sonu, yaşam hikâyelerimiz biz nereye götürüyorsa oraya gidiyor. Belki de yazar öyle sanıyor. Belki de bir yerlere gitmeyi biz umuyoruz. Nereye gidiyoruz öyleyse?