*Eski dünya sistemi ölemedi, yeni dünya sistemi doğamadı...
Değişimler, dünyadaki dönüşümler ‘yaratıcı yıkım’lar bunalımların değil, ‘travma’ların, büyük savaş ve salgın gibi felaketlerin sonucunda gerçekleşir. Biz şu an bir şey ‘vuku bulurken’ hayatta olmanın şahitliğini yapıyoruz. İnsanları harekete, korkuları, kaygıları geçirir. Cengiz Han’ın şehri almadan önce Buharalılara ‘Ey Buhara şehri, hangi büyük günahı işlediniz, hangi Tanrı’ya inanıyorsunuz bilmiyorum ama o Tanrı beni sizin başınıza bela olarak gönderdi’ dediği rivayet edilir; bu bela şimdilerde koronavirüs gözükse dahi aslında kapitalizmin kendisidir!
Bu kitaptaki çabam Allah’a, doğaya, İslam’a, safiyete, fıtrata, insana savaş açan bu sistemi tanımak, bir hassasiyeti büyütmek, Müslümanlara ve insanlığa ‘tepenin arkasındaki’ni gösteren nebevî ikazı yeniden hatırlatmaktır.*