Herkesin malumudur ki, 1950 yılından bu yana bu memleketi, cami cemaatinin, muhafazakâr ve dindar denilen mütedeyyin insanlarımızın oy ve onay verdiği sağcı lakaplı kapitalistler idare etmiştir. İslam adına, Müslümanlık adına insanlarımızı kâmil manada imansız, salih amelsiz, dinî konularda bilgisiz ve ahlaksız yetiştirenler ile onları o idarî makamlara taşıyanlar ve orada tutanlar Ruz-i Mahşer’de Mahkeme-i Kübra’da, Mizan başında Allah’a hesap vereceklerdir; hatırlatması bizden.
Yüreği yeten varsa bu memleketin çarşılarına, meydanlarına, caddelerine, sokaklarına çıkıp yürüsün, hele de yaz mevsimlerinde... Bilhassa düğün salonlarına, bir kısım kafelere, bilmem kaç yıldızlı otellere, haram-helal kaygısı güdülmeden her şeyin yenilip-içildiği bazı restoranlara, deniz sahillerine, plajlara, okul kantinlerine, sözde eğlence yerlerine, adını ve vasfını bilemediğim sair benzeri mekânlara sarf-ı nazar ediniz, İnsanlarımız başını öne eğmeden, gönül huzuru ile söz konusu mekânlara girebiliyor, yürüyebiliyorlarsa problem yoktur.
Kimse hemen topu taca atmaya, faturayı başkalarına kesmeye, solculuk, sosyalistlik edebiyatı yapmaya, başkalarını suçlamaya kalkışmasın. Bu ülkede takriben son 75 senede, muhafazakâr demokratların Komünist, din düşmanı olarak lanse ettiği sosyal demokratların iktidar süresi koalisyonlar dahil 8-10 seneyi geçmez. Hülasa-i kelâm yemeği kimler yediyse faturayı ödeyecek olan onlardır.