Tükendi
Stok AlarmıTürk Kültürünün Gelişme Çağları adlı eseri, büyük tarihçi merhum Prof. Dr. Bahaeddin Ögel’in her şeyden önce bir kültür tarihçisi olduğunu göstermektedir. Onun için Türk kültürü bir bütün olarak ele alınmalıydı ve bir devamlılığa sahipti. Türk tarihinin derinliğini anlayabilmek için Türklerin sürekli ve müşterek kültürüne vakıf olmak gerekiyordu. Tarihte kurulmuş büyük Türk devletleri ise birer kültür devletiydi. Ögel, Türk tarihinde bütünlüğe ve devamlılığa çok önem veriyordu. Tarihimizi Hunların atalarından, İskitlerden başlayarak bir zincir halinde Hunlar, Gök-Türkler, Uygurlar, Kırgızlar, Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular, Harezmşahlar, Anadolu Beylikleri, Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti’ni kesintisiz olarak kabul ediyordu. Ögel, Türk milletinin dünya tarihindeki yeriyle övünüyor, sürekli Türklerin üstün yönlerini vurguluyordu. Onun tarifine göre Türk, tarih boyunca şan ve şeref içinde yaşamış, kan ve kültür bağları ile birbiriyle kaynaşmış, devleti için canını her zaman vermeğe hazır, bir topluluğun adıydı. Türklüğü medeniyet dairesi dışında gören görüşlere karşı hissi davranmayarak vesikalara müracaat ediyor, Türklüğü tarihte hak ettiği yerine konumlandırıyordu. Ögel Türk Kültürünün Gelişme Çağları adlı eserinde bir tarih metodu örneği sunmaktadır. Böylece siyasi tarih ve kültür tarihinden başka sanat tarihi, askeri tarih, arkeoloji, mitoloji, halkbilim gibi çok farklı alanlarda, hepsi de birbirini tamamlayacak şekilde tahliller yapmıştır.