Segâh Gümüş`ün öyküleri o ünlü dizeyi anımsatıyor: Yağmurun açtığı yaralar kapanmaz çocuklarda. Kapanmamış o yaralar zamanla öyküye dönüşüyor. Günahla erdem arasında, yanılmakla yanılmamak arasında gidip gelen kadınlar, bize ruhlarının dehlizlerini açıyorlar. Bu dehlizlerde, acılar, anılar, kederler, istismarlar, günahlar, karanlık bakışlar, yalnızlıklar, memuriyetin hediyesi iç burkuntuları var. Kederlere, günahlara, acılara eşlik edense daima kısa cümlelerle örülmüş, şiirli, emek verilmiş bir dil... Okuru sarıp sarmalayan ve finale kadar taşıyan bir anlatım... Yağmurun açtığı yaralar kapanmaz çocuklarda; öykü olur, acı olur, keder olur, okunur. Abdullah Harmancı Dilimizde, bir şeye `kadın eli değmesi` şeklinde bir deyim var. Bu deyim estetiği, güzelleştirmeyi, inceliği, nezaketi... işaret eder. Segâh Gümüş`ün öykülerine de bu bağlamda bir hayli kadın eli değmiştir. Öyküleri böylesine başarılı anlatılan bu kadınlar, genellikle gerçekliğe yenilen romantik kadınlardır. Şaban Sağlık