Edebiyatımızın özgün kalemlerinden Salâh Birsel hiciv sanatının en başarılı örneklerinden birini
sunuyor. Dört Köşeli Üçgen, mekânın; birey algısı bakımından kırılarak yeniden yorumlanışı,
belleğin ritimlerine karşı çıkış, ahlak totaliterliğine tepki olarak koyulan birkaç karışlık mesafe…
“Değil”lerin dünyasına hoş geldiniz.
"Ben bir gözlemciyim, uluslararası bir gözlemci. Gece uyurken bile gözlemcilik görevimi elden
bırakmam. Gazinoda oturanlar, işportacılar, memurlar, müdürler, satınalma kurulu üyeleri,
şoförler, karaborsacılar, önemli derneklerin genelyazmanları, orospular, hırsızlar, aydınlar hep
benim gözlemim altındadır.
Ben, bu gözlemciliğe, çalıştığım Tütün Yaprakevi`nin deposunda alıştım.
İşimin, günün yirmi dört saatinde etrafı kolaçan etmek olması beni, ister istemez, kimi gerçeklere
varmağa, gerçeklerin öteki yanlarını, üçüncü yanını, dördüncü yanını, beşinci, on beşinci, otuz
beşinci yanını görmeğe götürüyordu.
Benim bu görevimi çokları anlamamıştır.
Gözlem gücümü depodaki işlere açık tutuşumun, tütünlerin havalandırılması gerektiğini şeflerime
haber verişimin özel bir anlamı olduğuna kulak asmayanlar:
-Ulan, şuna açıkça bekçiyim desene, diye bana çıkışmışlardır."