...Anayım ben. Yüreğim başka yanıyor. Beni başkası ağlatamaz, onun için susuyorum. Hem bu hayat bize kâfidir, ötesi olmuş olmamış umurumda değil.
...Bileydim rahmimin rahlesine vaktin çoktan yazılmış, sizi doğurur muydum? Oraya gelmişim. Nefsimin ve inkârımın zindanındayım. Cezama razı değilim. Olamam. Biz günahkâr değildik ki! Babanla öyle sevdik birbirimizi ve öyle davet ettik sizi dünyaya. Ne ben onun kaburgasının derdindeydim, ne baban benim. Her ana bilir bunu. Her ana filizlenir böyle. Bu davetin bir büyüsü var bize kasteden.
...Hayat devam ediyor. Çok duydum bu cümleyi kardeşinden sonra, yoruldum. Gelen giden hep bunu söyler durur. Göğüslerine dolanmış dilleri. Bilmezler ki dil, o kafesin ağrısıdır. Kardeşinin eti çürüyor. Hissedebildiğin, gözlerinle gördüğün o toprak, ayaklarının dibinde yatıyor. Bunu duyamıyor. Duysa gelmez miydi, söyle? Gelirdi değil mi kardeşin? Gelirdi kızım, ceylan bakışlım.