Cemaat siyasetinin içedönük, keskin sınırlarla ötekilere kapatılmış halinden ve mikro milliyetçilik tehlikesinden korunmanın yegâne çaresi, günümüzde hâlâ evrensel dayanışmayı temel alan *insan hakları* kategorisi. Toplumsal hafızamızın geçmişle hesaplaşma sürecinden sağalmış çıkabilmesinin tek yolu, kendimizin ve *öteki*nin haklarının, önce bu kategoriye ait olduğunu bilmekte yatıyor.
Kitabın yazılış amacı bu nedenle Öteki’lerin *mağdur ve kurban/asi ve isyancı* Diğerleri’nin ise *muktedir ve zalim/medeniyet götüren ve kurtarıcı* olarak sabitlendiği ve geçmişin bugünün politik tartışmalarında kullanılmak üzere araçsallaştırıldığı bir referans metni oluşturmak değil. Hatırlamak ve anlatmak, *anlama*yı içermediği sürece, geçmişle yüzleşmenin amacına ulaşması neredeyse imkânsız. Bu nedenle birlikte yaşamın yeniden tesisi, geçmişin acılarına bakmayı, dinlemeyi, anlayarak yüzleşmeyi gerektiriyor.
Susan Sontag’ın dediği gibi *Anlamak hatırlamaktan daha önemlidir, her ne kadar anlamak için mutlaka hatırlamak gerekse de*.