Bizi rahatsız eden şey birinin acı çekmesi midir yoksa acısının ses bulması mı? Ya da bu ses sinirlerimizi altüst ettiği vakit içimizi kaplayan merhamet duygusu mu? Asıl sorun bir yerlerde kıyametler kopması mıdır yoksa kopan kıyametlerin ucunun bize dokunması mı?
Atlattığı gemi kazasının ardından ıssız bir adaya düşen Edward Prendick, daha ilk dakikadan itibaren karşılaştığı tuhaflıklarla ve gizemlerle dolu bu adada hayatta kalma mücadelesi verir. Korkuyla ve panikle geçen aylar boyunca canını korumaya çalışırken bir yandan da insanlığı şaşkına döndürecek birtakım sırlarla başa çıkmak zorunda kalır.
Bilim kurgunun ustalarından H.G. Wells’in etik, ilim, acı ve insanlık gibi birçok konuya değindiği bu tüyler ürperten hikâyesi, kontrol altında tutulmayan gücün güç sayılmayacağını gösterirken aynı zamanda bilimin kötü niyetli ellerde nelere yol açabileceğini de gözler önüne seriyor.