*Bir yanda Manastır’ın, Selanik’in düzenli temiz sokakları, sardunyaların, begonyaların çardaklardan sarktığı güzelim evleri, öte yanda şark vilayetlerinin bakımsız, sefalete varan yoksulluğu tam bir tezat oluşturuyordu. Zaman burada donmuştu sanki. Değil şimdi, yüz yıl önce de gelse şu an gördüklerinden çok da farklı bir manzara görmeyecekti. Osmanlı; yüzünü payitahta, Balkanlara çevirmiş, bir nevi Anadolu’yu kendi haline bırakmıştı.
Çoğunluğu yerleşik tarıma geçememiş göçebe ve göçerkonar kabilelerden oluşan feodal yapının çözülemeyişi…
Aşiret reislerinin ve şeyhlerin yeni rejime verdiği tepkiler, direnişler…
Sınırlı sayıdaki cumhuriyet kadrolarının bölgede kurumsal yapıları oluşturamaması…
Toprak reformunun uygulanmasında karşılaşılan sosyal ve teknik zorluklar…
İstiklâl Savaşı Gazisi Ömer’in köyüne döndükten sonra yukarıda özetlenen olumsuzluklar içinde verdiği yaşam mücadelesinin hazin öyküsü.