Ortaçağ Avrupa’sı bilmese de Anadolu, Mezopotamya ve Mısır-başka bir deyişle Outremer- yeni bir çağa, yeni bir dünyaya giden yolun başındaki kapıydı. Avrupa’dan bahtını aramaya gelen Kelt, Norman, Germen, Fransız maceracıların; onları püskürtmek üzere at binip kılıç kuşanan Türkler, Araplar, Persler, Kürtler ve akla gelebilecek envai türden milletin yeni bir gelecek aradığı, entrika, savaş ve zulmün iç içe geçtiği, ulusların sadece askeri güç ve taktik üstünlükle varlığını sürdürebildiği bir çağda, hırslı şövalyeler, gözü kara maceracılar, sofu papazların yalan vaatleri peşinde, ardı arkası kesilmeyen bir sel gibi en sonunda imha olmak üzere aktı bu coğrafyaya.
Bir kere işin içine girince işler karışır; cesaret, akıl, hile ve kararlılık kimsenin tekelinde olmadığı gibi, düşman da hep karşı tarafta değildir.
Howard’ın tanıdık toprakları mekân tutan bu etkileyici öykülerinde, Selâhaddin Eyyûbi, İmâdüddin Zengî, El Hâkim, Yıldırım Bayezid, Timur, Cengiz Han, Kanunî Sultan Süleyman gibi tarihi yeni baştan yazan büyük liderler ve hırslı komutanlar kurgusal karakterlere eşlik ediyor.