Bir şeyi anlamanın en iyi yolu, onunla bir deneyim yaşamaktır. İklim değişikliğinden etkilenen ve birçok canlı türünün tehlikede olduğu gezegenimizin doğasını anlamanın yolu da onun içine girmekten, onunla özgün bir deneyim yaşamaktan geçiyor. Çünkü insanlığın bugün karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri, doğayla bağımızın büyük oranda kopması. Doğadan koptukça onu ve kendimizi anlamaktan, kavramaktan da uzaklaşıyoruz. Alison Farrell’in Doğa Yürüyüşü kitabı işte tam da bu yüzden önemli. Doğada vakit geçirmek, benliğimizin ve bedenimizin onun bir parçası olduğunu anlamak için en iyi yollardan biri. Kitabın içinde ilerlerken bir yandan da doğayla bağlarımız üzerine yeniden düşünebiliriz. Ve bu yürüyüşte bize sığırkuyrukları, pıtraklar, çayır mantarları, çizgili sincaplar ve alakarga tüyleri eşlik ediyor. Okumayı bitirdiğinizde, onu sırt çantanıza atın ve doğanın derinliklerine doğru ilerleyin. Orada kendinizi de bulacaksınız…