Bu çalışma, ülkemizde dinin kendi yörüngesinden nasıl çıkarıldığı ve müntesiplerinde inşa yerine tahribat oluşturduğunu göstermeyi hedefler. Zira iman inşa eder, ufuk açar; oysa inanç akideleri zamanla ya dogmatizm üretir ya da fanatizme saplanır. Bu da doğal olarak `varoluşsal kırılmalara` neden olur.
Modern Türkiye`de din her daim serencamlı ve sancılı bir alana itilmiştir.
Bu zorlu yokuş da, rasyonelleşmeyi ve inanca evrilmeyi daha iyi bir reçete olarak düşünmüştür. Oysa rasyonelleşen din bu, dinin irrasyonel olduğu anlamına gelmez, aksine daha çok boyuta sahip olduğunu ima eder yaşayan dinden uzaklaşmış, sadece belirli kitapların tartışma konusu olmuştur. Dolayısıyla ülkemizde Kur`an, ya cehaletin prangasından dolayı, duvarda asılı işlemeli kılıfından çıkmadan oraya hapsedilmiş, ya da rasyonelleşme ablukası nedeniyle kendi doğal mecrasından çıkmıştır. Buradan bakılınca sekülerleşme projesi dini paranteze alırken, rasyonelleştirilen din, dinin lehine çalışıyor izlenimi verirken, gerçekte dini kendi mecrasından çıkararak bambaşka bir örüntüye dönüştürmüştür.
İslamcılık ideolojisinden, ilahiyat ve diyanetin bilgi yapılanmasına kadar; muhafazakarlıktan cemaat örüntülerine varıncaya kadar bu çarpık oluşumun manipulatif izlerini süreceksiniz Dinin Dönüşümünde.