Modernleşme süreciyle birlikte dinin ve dinî kurumların hem toplumsal yaşamda hem de bireylerin bilincinde oynadığı etkin rolün hissedilir bir şekilde azalmaya başladığı ifade edilmiştir.
‘Sekülerleşme’ olarak adlandırılan bu süreç, kabaca, ‘dinin insan zihninden ve sosyal hayattan yavaş yavaş uzaklaşıp yerini rasyonel bilime bırakması’ olarak tanımlanmıştır. Bu ‘yer değiştirmenin’ sonucu olarak insanoğlunun zihniyet yapısı değişmiş ve hem kendisine hem de içinde yaşadığı gerçekliğe atfettiği anlam köklü bir dönüşüme uğramıştır. Kuşkusuz, böylesi bir sürecin ortaya çıkmasında birçok faktör etkili olmuştur. Ancak genel olarak bilimsel alanda yaşanan gelişmeler, özelde ise tıp alanında kaydedilen ilerlemeler diğer etkenlere oranla daha belirleyici olmuştur. Zira tıp alanında yaşanan gelişmeler neticesinde birçok hastalık ölümcül olmaktan çıkmış ve ortalama insan ömrü hızlı bir şekilde uzamıştır. Bu tür gelişmelerle birlikte insanların Tanrı’ya, dinî kurumlara ve söylemlere yönelik bakış açısı köklü bir biçimde değişmiştir.
Yakın zamana kadar dinin ruh ya da beden sağlığını etkileyebileceği iddiası büyük bir şüpheyle karşılanıyor iken günümüzde birçok hekim konuyla ilgili makaleler yayımlamakta, bununla ilgili görsel ve yazılı medyada çok sayıda haber göze çarpmaktadır. Ancak konuyu din sosyolojisi açısından ele alan çalışmaların oldukça sınırlı düzeyde kaldığı, dinin tıp ve sağlıkla olan ilişkisinin çoğu zaman ihmal edildiği gözlenmektedir. Yazarın ‘Medikal Din Sosyolojisi’ olarak adlandırdığı bu alan, *dinin tıp, sağlık ve hastalıkla ilişkisini sosyolojik perspektiften ele alan bir alt-disiplin* olarak tanımlanmıştır. Başka bir deyişle bu alt-disiplinin temel ilgi alanı, sağlık sosyolojisi ile din sosyolojisinin kesişim noktasında yer almaktadır. Dinin tıp ve sağlıkla olan ilişkisini analiz edebilmenin en etkili yollarından biri de konuyu sekülerleşme bağlamında ele almaktır. Elinizdeki kitap, tarihsel süreçte tıp alanında yaşanan gelişmelerin genelde din kurumu, özelde ise sekülerleşme süreci üzerinde oynadığı etkin rolü gözler önüne sermektedir.