Pencerenin önüne giderek yağan yağmuru izlemeye başladım. Gök toprağa değecek kadar alçalmıştı. Pencereyi açsam bulutlar içeri girecekmiş gibi geliyordu bana. Yakınlarda bir yerde acı acı bağıran bir itfaiye arabasının sesi, yağmurun sesini bastırıyordu. Şehre girerken yaşadıklarım şu an yeniden yaşanıyordu gözlerimin önünde. Karanlık, gazı tükenmekte olan bir lamba gibi ağır ağır şehre çöktü. Akşam yemeğine oturduğumuzda babam hala eve dönmemişti. Hava iyice soğumuş rüzgâr zıvanadan çıkmıştı.