Tükendi
Stok Alarmı-Yaklaşık 20 yıl önce İnternet’e erişimin genişlemesiyle, çocuklar daha genç yaşta daha çok çevrimiçi olmaya başlamışlardır ve bunun bir sonucu olarak çocuklar, aileler ve öğretmenler arasında olduğu gibi gençler ve çocuklar arasında da her geçen yıl daha farklı biçimlerde kuşak çatışması oluşmaktadır.
-Dijital toplumlar tüm çocuklar ve gençlere, kullanabilecekleri dijital teknolojilere erişim sağlarken, bunlarla gerçekleştirdikleri eylemlerde bilinçli ve desteklenmiş seçimler yapabilmelerine yardımcı olmalıdır.
-Sorulara cevap ararken basitçe İnternet’in çocukların yaşadıkları sorunların kaynağı olduğunu söylemek yanlış olacaktır ve bu yüzden tek başına bu sorunlara çözüm olamayacağını kabul etmek önemlidir.
-Artık gençler, kendilerinden uzak tutmak istediğimiz içerikleri ceplerindeki inanılmaz yetenekli cihazlar ile kendileri üretiyor. Bu durumda, şapkamızı önümüze koyarak 2000’li yılların dünyasında güvenli İnternet kullanımı kavramıyla ne demek istediğimizi tekrar düşünmek zorundayız. Bir yandan olağanüstü faydalarından yararlanırken, diğer yandan dijital teknolojilerden kaynaklanan sorunları nasıl ele alabiliriz?
-İnternet gibi güvenli İnternet kullanım alanı da sürekli devinim içindedir. Yeni oyuncuların ve sorunların alana girmesi ve yerleşik kuruluşların önceliklerini ve vurgularını değiştirmesi nedeniyle bir dönüşüm noktasındayız. Bu hepimiz için zorlayıcı bir zaman olsa da krizi fırsata dönüştürmek yine bizim elimizdedir.
-Çocukların dijital çağdaki haklarını kavrayabilmeleri ve gerçekleştirebilmeleri için dijital okuryazarlık, dijital vatandaşlık, dijital direnç ve benzeri kavramlar çocuklarla birlikte çalışılarak tekrar tanımlanmalıdır. Dijital deneyimlerinin haklarıyla çakıştığı noktaları değerlendirebilecekleri tartışmalar başlatılmalıdır.
-Güncel bilgi ve iletişim teknolojileri, bu teknolojilerin var olmadığı bir dünyayı hiçbir zaman deneyimlememiş genç nesillerin yaşamlarının her alanına nüfuz etmektedir. Siber zorbalık, günlük yaşamın bir zorluğu olan zorbalık davranışının çevrimiçi ortamlarda meydana gelmesidir.
-Evrensel tasarım ilkeleri alanının eğitime uyarlanmasıyla ortaya çıkan evrensel öğrenme modelinden ve teknolojinin yapıcı kullanımından sadece engelli öğrenciler değil, farklı özelliklere sahip öğrenciler de yararlanabilir.
-Çocukların duygusal ve psikolojik şiddet unsurlarından korunmalarında önemli bir koruyucu kalkan olan güvenlik ve etik bilincinin kazandırılması noktasında da görsel okuryazarlık önemli katkılar içermektedir.
-Çocukların dijital oyunlar aracılığıyla gelişim çağlarına uygun olmayacak teknolojilerle çok erken yaşta tanışmaları, ebeveynlerini olduğu kadar eğitimcileri de düşündürmektedir.
-“Çocukların Dünyalarını Geliştirme Eğitimi”nde ise teknoloji kullanımı, çocukların gerçek zamanlı olarak dünyanın diğer bölgelerindeki çocuklarla bağlantıya geçmelerini, toplumları ve makineleri simüle etmelerini, sanal dünyalarda çalışmalarını, uygulamalar ve robotlar yapmalarını sağlayabilir.
-Büyük veya küçük herhangi bir ülkenin “Bu andan itibaren eğitim sistemimiz, yalnızca bireyleri geliştirmeyecek; ancak, mümkün olduğu kadar farklı yönden ülkeyi geliştirecek.” diye bir açıklama yaptığını düşünün…