Dijital düzen her şeyden fazla fazla vermektedir insana; kendisinden bile… Parçalanmış birey, bir sürü alt kimlik içerisinde kendini bulamaz olmuştur ‘Tüket, mutlu ol!’ sözlerine kanarak duygularını markalara pazarlatan, sonra da ‘Kara Cuma’larda hesapsızca harcayan, kalbi kırık insanın kendisine rağmen hayatta kalma çabasıdır diyebiliriz dijital düzen için. Bu bağlamda, umudu sürdürmek isteyen insanın mutluluk arayışındaki ‘kısayoludur’ simülasyon; fakat bu ‘kısayol’, insani becerileri teknolojiye teslim ettikçe, geriye dönüşü olmayan bir yok oluşla da sonlanabilir… Dolayısıyla dijital düzen, insanlığımızı hatırlamamız ve ona sahip çıkmamız gereken, yoğun tempolu, tembelliğe tahammülü olmayan ve birey olarak varlığımızı devam ettirmek istiyorsak üretim odaklı düşünmemizi talep eden bir dönemin de habercisidir.