“Bugün geçmiş yüzyılın devrimlerinin trajik bilançosu bizleri başka türlü düşünmeye zorluyor, sosyalizme bir gün insanî simasını geri vermeyi umut edebilmek için. Antibürokratik devrimci örgütler inşa etmek devrimleri her türden otoriter sapmaya karşı korumanın güvencelerinden biridir. Ama yegâne güvence bu değildir. Çünkü işçi hareketinin kendini donattığı örgütlerin ötesinde bunların devrim içindeki yerleri ve işlevleri hakkında da tartışmak lazım.
Devrimci güçler yaşamsal bir işlevi yerine getirmeliler: Devrimin, kendini dayatan kararları doğru zamanda almasına yardımcı olmak. Fakat, son tahlilde somut iktidar özyönetim yapılarında bulunur.
…
Umudumuz geleceğin kara ve kızıl olacağı yönündedir: 21. yüzyılda anti-kapitalizm, sosyalizm ya da komünizm, radikalliğin her iki kaynağından da beslenmek zorunda kalacaktır. Arzumuz, gelişip meyve verecekleri verimli bir zemin bulmaları umuduyla birkaç liberter Marksizm tohumu ekmektir.”