12 Eylül sonrasında kayalara çarpıp parçalanmış dalgalar gibi güçsüz düştüm. Nasıl olmasın ki, gençliğinin en güzel, en güçlü yıllarını, Allah`ın adaletini dünyaya sunmak uğruna kullanıyorsun ve bir sabah uyandığında birileri "Herşey bitti, hadi bakalım yerlerinize" diyor. Bunu kabul etmek ve sindirmek kolay değildi elbette, ama neylersin ki viran olası hanede evladu iyal vardı. Tarihimizi zamanın büyüklerinden dinleyip, 1960 sonrasını bizzat yaşadım. Asırlarca süren tarihimizde, dış mihraklar devletimizde kardeşi kardeşe düşürmek gayretinden hiç vazgeçmedi. Yaşanan elim olayları üzüntüyle izledim ve istedim ki gençliğimde bana ışık tutanların ışığını, sizlere ulaştırayım. Hiçbir zaman unutmamalıyız ki: Biz bu coğrafyaya mağaralardan çıkıp gelmedik. Mavera`dan, Merv’den, Horasan`dan, Buhara’dan, Semerkant’tan, hala hayranlıkla seyredilen abidelerin içinden geldik. O abideleri dike dike geldik. Asırların biriktirdiği dertleri çöze çöze geldik. Dövüşe dövüşe geldik ama dövüşmeye gelmedik.