Diyanet İşleri Başkanlığı’nın artan bütçesi, personeli, etki ve etkinlik alanları ile siyasi iktidarla hiçbir dönem olmadığı kadar yakın ve “uyumlu” bir ilişki içerisinde olması, farklı yaşam tarz ve tercihlerine yönelik müdahale imkanlarını da artırmış durumda. Toplumsal, pedagojik, sosyo-kültürel ve psikolojik boyutları da bulunan bu türden müdahalelerin iktidar partisinin ideolojik hassasiyetleriyle oldukça “uyumlu” ve “paralel” bir nitelik taşıması, görmezden gelinecek gibi değildir. Bu durum, denilebilir ki, siyasi, etnik ve inançsal boyutları bulunan toplumdaki kutuplaşma, kamplaşma potansiyelinin unsurlarından biri haline gelmiştir. Yasadaki görev tanımının aksine mevcut yapısı, statüsü ve faaliyetleriyle DİB’in hiçbir dönem olmadığı kadar “ayrıştırıcı” bir kurum durumuna geldiğini kaydetmek gerekir.