"Rutubetli bir bodrum katının duvarında asılı olsanız da, eğer mutluysanız güneş hemen yanınızdan doğuyor ve hiç batmıyor. Ben mutluluğa Benek beni duvardan indirdiğinde kavuştum."
Bisiklet, ustasının elinden çıktığı günden beri şehrin sokaklarıyla tanışmayı bekliyordu. Benek adında bir kıza hediye edileceğini öğrendiğinde, mutluluğu bütün aksamında hissetti. Ancak Benek bisiklete binmiyor; ona bakmaya, dokunmaya bile çekiniyordu. Benek ile annesi değişen hayatlarını yoluna koymaya çalışırken, bisiklet de onlara küskünce eşlik etti. İyileşmenin yolları, kurulacak yeni düzende ve yeni dostluklarda gizliydi.
Bir ailenin hayata tutunuş öyküsünü bir bisikletin dilinden anlatan Dilek Sever, okurlarıyla birlikte eski İstanbul sokaklarında dayanışmanın, umudun ve neşenin izini sürüyor.