Sonra içimdeki boşluk gün geçtikçe büyümeye başladı. Neydi beni mutsuz eden şey? Kendimi mutlu etmek için her şeyi deniyordum. Ne yaptıysam o boşluk kapanmıyordu.
Bir gün bir alışveriş merkezinde o doyumsuzluğumu kapatmak için alışveriş yaparken onu gördüm. Tarık karşımda bana doğru geliyordu. Göz göze geldik. Nasıl da özlemişim onu, içim bir an farklı bir duyguyla doldu. Boynuna sarılıp *seni çok özledim* demek istedim. Acaba duracak mıydı? Yoksa beni görmezden mi gelecekti? O an bunları düşünürken daha da yaklaştık. Durdu o an zaman, mekân, her şey durdu. "Merhaba," diyordu. Bense bir suçlu gibi yüzüne bile bakamıyordum. "Nasılsın?" dedi.
Ne demeliydim? "Mutsuzum aşkım, çok pişmanım ve üzgünüm. Ne olur beni affet, seni çok seviyorum* mu demeliydim? Sadece "İyiyim," diyebildim.
Ve sonra…
*Her bitiş yeni bir başlangıç olmasa, seninle geleceği konuşamazdık.*