Türk medyasında, onun bir alt kolu olan yerel medyada gazete yazıları, köşe yazıları önemli bir yer tutar.
Bizim insanımız eline gazete aldığı zaman köşe yazısı görmek ister, köşe yazısı okumak ister. Yazarı gazeteyle özdeşleştirir.
Bazı gazete yazarları, gazetenin gelişim süreci içinde gelişir, öne çıkar…
Bazıları da senelerce içinde biriktirdiklerini bir gün şiir olarak, yazı olarak açığa çıkarır, kamuya mal eder ve gazetelerle buluşturur.
Bu kitapta yazılarını okuyacağınız Sait Dervişoğlu ikinci gruptaki yazarlardandır.
Gazeteci değildir. Gazeteciler gibi gördüğünü, duyduğunu anında yazıya döküp derdini anlatmamıştır.
Gördüklerini, duyduklarını, yaşadıklarını, hissettiklerini senelerce içinde biriktirmiş, demlemiş, zamanı gelince yazıya dökmüş bir yazardır.
Onun için yazılarında demli bir çay tadı vardır.
Bir derviş sohbeti tadı vardır.
Bir sakinlik, dinginlik vardır.
Güncel konuları bile bir derviş edebi ve sukutu ile yazar.
Ama bilirsiniz ki o sukutun arkasında nice fırtınalar da vardır.
Başta Seyrani olmak üzere Anadolu’nun büyük ozanlarından etkilendiğini hissederseniz onun yazılarını okurken.
Yazıyı, birilerini dövmek, birilerini hırpalamak, birilerinden öç almak için yazmaz Sait Dervişoğlu.
Çağına tanıklık etmek için, yeri gelirse çağdaşı insanı sarsmak için yazar.
Sait Dervişoğlu’nun yazılarının ilk kez, düzenli olarak yayınladığı gazete Güney oldu.
Dervişçe yazan bir yazarı Mersin yerel basınına kazandırmış olmanın gururunu yaşadık.
Şimdi o yazılar gelecek kuşaklara daha rahat ulaşsın, gazete ciltleri arasında kaybolmasın diye bu kitapta toplandı.
Mutlaka arkası gelecek.
Sait Dervişoğlu dervişçe yazmaya, içinde biriktirdiklerini, demine bıraktıklarını demi geldikçe yayınlamaya devam edecek.
Kalemin daim olsun Sait Dervişoğlu…