Derviş Hüneri, hüner isteyen bir yaşamın güncesi âdeta. Yaşama çabası içindeki bir insanın günlüğü. “Çelik Adam”, güncenin kahramanıdır: “… bakalım nereye kadar gidecek?”
Nuri Pakdil’e göre, “hayatı tatlılaştıran, acı dersleridir” ve dervişçe bir terbiyeden geçmelidir insan. Edebiyat Kulesi adlı kitabın devamı niteliğindeki Derviş Hüneri’nde, inancımıza ve medeniyetimize ve bunların her türden düşmanlarına karşı sürekli bir duyarlılık ve bilinçlilik içinde olan bir sanatçıyı, bir yazarı ve onun bakış açısını görüyoruz.
Derviş Hüneri’nde İstanbul’a veda etmenin derin hüznü var. Pakdil trende Ankara’ya dönerken, ona el sallıyor gibi Sirkeci, Bostancı, Süleymaniye, Üsküdar… Dile gelmiş perde, kitap kolileri ve apartman dairesi. Sessizliğin iç çekişleri ona eşlik ediyor. Ve bu hüznü anlatan bir cümle kitap boyunca bizimle birlikte ilerliyor: “Göz yaşımı koyacak yer olmayınca çıkarmadım artık...”