Muhammedi nur Derviş’in gönlünde zuhur
etmişti. İnsan ruhunun
ilmine vakıftı. Dini akidelerde kusur işlemez; vera, takva ve zühd sahibiydi. İnsan
olmaklığının her vecibesini yerine getirirdi.
Gönlü risale madeni gibiydi.
Nasihat erbabıydı davranışlarının her
veçhesiyle. Bilgisini ve tecrübelerini fiiliyata
geçirebilen yegâne insandı. Kalbin enfüsi
dilinden anlar, gölgelerdeki
suretlerin asıllarını görürdü. Kalbi su gibi duru
ve usul, ruhu hava gibi
yumuşak ve hafifti. Tabiatın tüm nefesiyle;
mutmain içinde solurdu kalbinde
Tanrı’yı. Büyük bir itminanla teslimiyet
halindeydi.